Adapazarı’nın Kurtuluşunu Kutlamamak

2020 yılındayız. Dünyada birçok şey değişmiş gibi görünse de sadece şekil değiştiriyor. Hala savaşlar, işgaller hız kesmeden devam ediyor. İletişim çağında olmamızla birlikte kültürel işgalin bahsini bile etmiyorum.

2020 yılındayız. 99 yıl önce yaşananları bugüne uyarlayalım. Yunan kuvvetleri Ermeni – Rum çeteleriyle birlikte Geyve, Sapanca’dan işgale başlıyor. Yüz yıllarca birlikte yaşadığın komşun, bir hayal ile düşman kesiliyor. Adapazarı işgal ediliyor. Çark Caddesi’nde düşman postalları yankılanıyor. Ne ezan ne bayrak kalıyor. Bugün şehrin bilinen şahısları, siyasileri, askerleri, imamları Yeni Cami kavşağında kurulan idam sehpasında idam ediliyor. Semt semt, mahalle mahalle evler basılıyor, yakılıyor, yıkılıyor. Mallara mülklere el konuluyor. Erkekler öldürülüyor, kadınlara kötü davranılıyor. Biraz sert mi geldi, bunlar olmaz mı diyorsunuz? Olur.

Çünkü 1920 – 21 yıllarında hepsi ve buraya yazmaya çekindiğimden çok daha fazlası yaşandı. Yunan Mezalimi öyle bir boyuttaydı ki şehrin gizli hafızasında saklı tutulan yüzlerce hikaye var. Karasu’dan Geyve sırtlarına, Seyifler’den Akmeşe’ye kadar yapılan zulmün tarihine ışık tutanlar da mevcut. Mezalimi, Adapazarı’nda yaşayan Türklere yapılanları merak edenler en kolay şekilde Dr. Zekeriya Türkmen’in hazırladığı İşgal Yıllarında Adapazarı Kazasında Yunan Mezalimi araştırmasını okuyabilirler. Elbette daha birçok kaynak bulunuyor.

Şimdi, tekrar bugünümüze gelelim. Özgürce, yani en azından kimsenin boyunduruğu altında kalmadan, kendi şehrimizde yaşıyoruz.  Kuva- yı Milliye’ye katılan Adapazarı Kazasının kahramanları,  Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü önderliğindeki orduların düşmanı Anadolu’dan söküp atmaya başlamasıyla birlikte Adapazarı’nda direnişlere başladılar.

O döneme dair anlatılacak çok fazla bilgi var. Burada bizim konumuz, aylarca ezan, bayrak bırakmayan düşman, 21 Haziran sabahı Adapazarı’ndan sökülüp atıldı.

99 yıl geçti. Her yıl büyük bir zafer kutlaması yapılır diye bekliyoruz. Ufak çağlı etkinlikler ve kuru kurtuluş mesajları yayınlamak bize büyük zarar veriyor. Niye mi?

Bugün Türkiye üzerinde siyasi ve ekonomik olarak baskı oluşturmak isteyen, başta diğer ülkeler olmak üzere, bunca yıl geçmesine rağmen Ermeniler ile ilgili iddialar atılmaya devam ediliyor. Lobiler oluşturuluyor. Psikolojik sınırlar çizilmeye çalışılıyor. Birçoğu uluslararası diplomasiyle ilgili konular. Meclisler, siyasiler etki altına alınıyor. Bir gün evet Türkiye bunları yaptı iddia ediliyor, bir gün hayır yapmadı deniliyor. Bunları diyenler de geçmişi katliam, işgal, soykırım dolu ülkelerin bugünkü yönetimleri… Dijital mecralarda yazılıp çizilen astı astarı olmayan sözleri anlatsak zaten sabah olur. Nicesiyle tartışıyoruz.

Peki biz ne yapıyoruz? Her şeyi bir kenara koyup küçük çaplı etkinlikler, bir kutlama mesajı yayınlıyoruz. Tamam, oldu bitti.

Oysa her 21 Haziran’da Adapazarı’nda şenlikler, zafer kutlamaları, kortejler düzenlenebilir. Şehrimizin müzisyenleri, Zafer kutlamaları için konserler verebilir. Şehrimizin tiyatro sanatçıları Halit Molla’yı, İpsiz Recep’i sahnelerde, tertiplenecek meydan tiyatrolarında canlandırabilirler. Amfi tiyatrolar öylece duruyor yıllardır… Şehrimizin ressamları, tarihin gerçeklerini anlatan resim sergileri yapabilir. Fotoğraf, şarkı, şiir yarışmaları düzenlenebilir. Spor etkinliklerinde Sakaryaspor, ezeli rakibi Kocaelispor ile 21 Haziran Zafer Bayramı için dostluk maçı bile yapabilir. Nihayetinde Kocaeli’nde de Yunan Mezaliminin boyutu başka bir konu.

Türk Bayraklarıyla büyük bisiklet turları düzenlenebilir. Adapazarı’nın kurtuluşunda ilk adımları atanların ruhuna, Yunan işgalinden aylar sonra 21 Haziran sabahı kurtularak ilk ezanın okunabildiği Orhan Cami’nde geniş katılımlı bir mevlid- i şerif okutulabilir. Dijital, interaktif sosyal medya çalışmaları yapılabilir. Akıl akıldan üstün, yapılabilecek yüzlerce şey var.

Biz ne yapıyoruz? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Son 5 yılda Adapazarı’nın kurtuluşu için 21 Haziran’da neler yapıldı, araştırıp kendiniz de görebilirsiniz.

İyi de niye bu kadar önemli? İşte yukarıda biraz bahsetmeye çalıştım. Biz sustukça tarih çarpıtılmaya devam edilecek. Biz şanlı zaferlerimizi kutlamadıkça, öğretmedikçe, bize bu şehri emanet eden ecdadımızı hakkıyla anmadıkça bu mezalim, yerini başkalarının sözde mağduriyetine bırakacak. Büyük manipülasyonlara verecek cevabımız kalmayacak. Canını bizim için bahşedenler, unutulup gidecek… Adapazarı’nda kutlanmayan her 21 Haziran, Türkiye için bu konu geçtiğinde bir adım daha geriye adım atmasına sebep olacak.

Bugün bile her milletten insanın bir arada yaşayabildiği bir şehiriz. Bu 20 yılın değil, yüzlerce yılın bir emaneti hepimize. Evet bu yazıda farklı milletlerin isimlerini kullandım. İnsan, dil, din, ırk ayırmam ama üzerimize gelen dünyayı, onlara diz çöktürdüğümüz günleri de kıyamete kadar şerefle, şanla kutlayacağız;

kutlayacağız ki biz, insan ayrımı yapmadan davranma özgürlüğüyle yaşayalım, onlar da bir kez daha vatanımıza el uzatmayı düşünemesinler!

Ecdadımızın kanıyla işgalden kurtardığı, şimdi tüm cadde ve sokaklarında, yaylasında deresinde özgürce gezebildiğimiz bu şehri bize emanet eden tüm şehit ve gazilerimize minnet ve şükranla…

21 Haziran Adapazarı Zaferi Kutlu Olsun!

t54.com.tr
Mert Atalay – Adapazarı’nın Kurtuluşunu Kutlamamak
https://t54.com.tr/makale/4846231/mert-atalay/adapazarinin-kurtulusunu-kutlamamak?preview=1

İnstagram
Facebook
Strava

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir