Korona Sonrası Sakarya

Sanıyorum her gün gelen yeni verilerden, tüm bu olan biten hengameden sıkıldık. Kaç gün oldu, saymayı da bıraktım. Tüm medya kanallarından pompalanan haberler, her yerden fışkıran veriler, hiç durmaksızın herkesin her şeye yorum yapabilmesi… Ülkemizde herkes bir ara başbakandı, şimdi sağlık bakanı oldu. Hepimiz her şeye yorum getirebilecek kadar her şeye hakimiz. Her şeyi biliyoruz ama her şeyi!

Hepsini geçelim. Yarın ne olacağını, her şeyi bilenler harici, kimse bilmiyor.  Yeni bir hayat, yeni bir dünya düzeni diye söylemler geliştiriliyor ülkeler tarafından. Dünyanın, ülkemizin, şehrimizin geleceği noktayla ilgili bir ön görüde bulunabilmek, bence zor…

Basit düşünmek istiyorum. Çetrefilli söylemler, yok efendim dünya değişecekmiş gibi beylik laflar duymak, söylemek istemiyorum. Biz değişecek miyiz biz, bunu sormak istiyorum sadece?

Onlarca küsür yıldır bu şehrin kıymeti şöyle bilinsin böyle yapılsın şunlar yanlış bunlar doğru diye kendini parçalayan insanların hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu görebildik mi mesela?

Bilebilecek miyiz kıymetini milli, manevi değerlerimizin, altın toprağımızın, sayısız su kaynağımızın, uçsuz yeşil yaylalarımızın, çalışkan ve zeki insanımızın…

Yoksa hala denge gelmeyecek mi ekonomiye, politikaya, kültüre, sanata, sevgiye, saygıya?
Yoksa yine esnaf kendini geliştirmeden öylece açıp kapatacak mı dükkanını, eski düzen? AVM’lere teslim mi olacak hem esnaf hem bu şehrin insanları?
Yoksa yine kültür sanat işlerinde kendi bakış açımıza göre mi destek vereceğiz, yoksa her görüşten kişinin sanatı hayat bulabilecek mi bu şehirde?
Yoksa yine Sapanca’da ormanları kesecek, Sakarya Nehrinde balıklar zehirlenip ölecek kadar zehir akıtacak, Sapanca Göl kıyısını zapt edecek, her yeri imara açacak mıyız?
Yoksa bugün “ihtiyaç sahibi ailelere” yardım ederken dahi sıkılıp utanmadan yapılan şovlar hiç değişmeyecek mi?
Bravooo, alkışlar sizin için imkanı olmayan insanlara ekmek, su, koli, hediye çek götürdünüz, yıkılıyor haberleriniz, oo yandan da bir fotoğraf teslim ederken, helal olsun budur be!
Ee iyi de, niye imkanı yok bu insanların, ekmeği yok, suyu yok, makarnası yok Allah Allah? Sende niye şovla vcrebilecek kadar fazlası var?
Yoksa bunu sormak gerekmiyor muydu uzun yıllardır?

Yoksa… yoksa özetle gözümüze perde çektiğimiz renkli dünyalarımıza tekrar geri dönüp oyunumuza kaldığımız yerden devam edecek miyiz? Bu oyun devam edecek mi? Yanlış olan her şeyi kılıfına sokanlar, devam edecek mi kılıf bulmaya yine her şeye, şahsi menfaatleri için?

Refaha eremeyecek miyiz mesela? Mesela çiftçimiz bir rahat edemeyecek mi ya? Kolay mı sanıyorsunuz siz bu işleri arkadaşlar? Çiftçi hasadını yapınca şöyle bir koltuğa sırtını dayayıp, aylardır verdiğim emeğe, döktüğüm alın terine değdi diyemeyecek mi? Sanayici vergisi aldısı verdisi derken kar mı etti zarar mı etti anlayamayacak, dünya ile rekabet edemeyecek mi? İşçi evine mutlu gidemeyecek, ay sonunu getiremeyecek mi? Emeklinin parası mesela sadece parklarda pineklemeye mi yetecek? He bir de her gün zam gelen faturalarını ödeyebilirse ne ala! Benim amcam, teyzem düşünmeden rahat rahat gezemeyecek mi bu dünyada bir yeri? Öylece ölüp gidecek mi ömrünü bu ülke için bu ülkede çalışarak bitirmiş olanlar? Bunların hepsine yaşam kalitesi, sistem vb gibi binlerce argüman üretilebiliyor. Tamamının bilimsel açıklamaları var ama şu an hiçbiri önemli değil. Şimdi bunlar hanımlar – beyler, böyle olmayacaksa ne bileyim… Sen neresindesin bu dünyanın, ne dersin?

1 aydan fazladır yazmıyorum. İzliyorum. .Netleşen bir doğru yok çünkü. Dağınık bir yazı oldu, önemli değil. Toplamayacağım da. Dağınık kalsın.

Eni boyu burası Sakarya. Şimdi herkes kendi koronasını önüne alıp düşünsün; Korona öncesindeki virüslerimizden nasıl arınacağımızı…

https://t54.com.tr/makale/4323953/mert-atalay/korona-sonrasi-sakarya

İnstagram
Facebook
Strava

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir