Kurumsal Sosyal Medya Etiği

İletişim çağındayız. Bilgiye ulaşma hızı bir dokunuş kadar kolay. Birçoğumuz akıllı teknolojik ürünler ile yaşamımızın başka bir noktaya ulaştığının farkındayız.

Sosyal Medya da bu iletişim devrimin en önemli parçası. Sosyal Medya kavramıyla birlikte insanlar, hemen her gün, her saat düşüncelerini paylaşıyorlar. Artık kimin nerede ne yaptığı, hangi düşünce ve davranışı geliştirdiğini çok rahat takip edebiliyor, öğrenebiliyoruz. Tüm bu bilgi erişimi rahatlığının ve paylaşımın doğru ya da yanlış olup olmadığı, kişisel yaşamlarında şahsi kanaatlerine kalıyor. Peki, paylaştığımız bilgi ve düşünceler, bağlı bulunduğumuz kurumları ilgilendiriyorsa bu noktada nasıl bir durum söz konusu olacak?

Kişiler, çalıştıkları işyerlerine karşı sorumluluk sahibidir. Bu sorumluluk sadece işyerinde bulunulduğu sınırlar içerisinde değil, yaşamın her noktasında geçerli. Birey, toplum nezdinde çalıştığı kurumu da temsil eder. Bu sebeple sosyal medya ve diğer interaktif dijital ortamlarda yapılacak paylaşımların sonucu kurumu da direkt ya da dolaylı olarak etkilemektedir.

Ülkemiz henüz sosyal medya kavramıyla yeni tanıştığı dönemlerden bugüne kadar iş verenler ve çalışanlar, birçok sosyal medya krizi oluşturdular. Kah iş verenlerin kurum içindeki bilgi ve davranışları dijital ortamlara hatalı taşıması kah çalışanların yaşadıkları problemleri sitem aracı olarak paylaşması, geri dönüşsüz itibar kayıplarını beraberinde getirdi. Sadece sorunları değil, şirketin hesaplarını kendi kişisel hesabı gibi kullananların yanında aslında iyi niyetli olmasına rağmen yanlış yaklaşımlarla kötü imaja yol açan birçok örnek var.

Şehrimizde de maalesef bu konuyla ilgili ciddi bir sorun söz konusu. Sakarya’ya örnek olması gereken birçok kurum temsilci ve çalışanları, çalıştıkları işyerleri içinde yaşadıkları sorunları sosyal medyaya direkt ya da dolaylı olarak yansıtıyorlar. Dijital ortamdan sıyrılarak örneklendirelim. İşyerinizde bir sorun yaşıyorsunuz. Ve gerçekten haklı da olabilirsiniz. Bunu her hangi bir mahalle kahvesinde hiç tanımadığınız insanları etrafınıza toplayıp anlatır mısınız?

İşte, aslında yaşananları sosyal medyada aleni paylaşmak, kuruma zarar verecek tartışmalara girmenin de bundan hiçbir farkı yok.

Dünyanın en büyük teknoloji ve yazılım şirketleri dahi bu konularda yaşadıkları sorunları sıfıra indirmek için yapılan sözleşmelerde, gizlilik harici “Kurumsal Sosyal Medya Etiği” konusunda da kararlı tavır sergiliyorlar.

İşyerinde iş veren ya da çalışanların yaşadığı sorunların ilk çözüm alanı yine iş yeridir. Harici hukuki süreçler başlar. Çözüm alanı, iç bilgiye hakim olmayan, iş yeri kültür ve dengelerini bilmeyen sosyal medyadaki diğer kişi ve ortamlar değildir. Bir anlık duygu durum karışıklığı sebebiyle haklıyken haksız duruma düşmek ya da konuları daha da çıkmaza getirmek daha kötü sonuçlara sebep olabilir.

Sosyal Medya Etiği içeriğini oluşturup kurum kültürüne entegre etmek aslında hiç de karmaşık değil. Net anlaşılır ve basit kurallar bütünü, kurum için preaktif bir aksiyon sağlar, olası tehditler ya da hatalar için önleyici bir tutum geliştirir. Sosyal Medya Etiği, özgürlüğü engelleyen, kişilerin ne paylaşıp paylaşmaması gerektiğini belirleyen bir çizgiden ziyade, neyi nasıl paylaşılmasına yönelik yönlendirici bir rehber niteliği taşır.

Maalesef henüz yakın zamanda da şehrimizin önemli kurumlarının çalışanları, örnek alınması gereken kişiler, kurumda yaşanan sorunları çeşitli mecralara taşıyarak kurumlarının itibarını zedeliyorlar. Konu, daha birçok açıdan incelenip yazılabilir.

Günümüz iletişim çağında, şehrin öncü kurumları başta olmak üzere kurum ve iş yerlerine Sosyal Medya Etiği kazandırmak için bir an önce girişimde bulunmalarının herkese faydalı olacağı kanaatindeyim.

İnstagram
Facebook
Strava

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir