Demiratla Bin Yıllık Kale Fethine: “Tarihi Harmantepe Kalesi”

Tarih her zaman derinden etkiliyor… Yolları tarih ile örülü şehirlerde, eski binaların tuğlalarını döşeyen elleri düşünüyorum, tarihi olduğu söylenen bir yolda pedal çevirirken, tam buradan geçen nice atlıları, konuşulanları, insanları hayal ediyorum… Neler yaşadıklarını, neler düşündüklerini öyle merak ediyorum ki, daha o an orasıyla ilgili bir şeyleri öğrenip daha iyi anlamak için telefonuma saldırıyorum…

Uzun zamandır merakımı gark eden Harmantepe Kalesi de artık durdurulamaz bir hale gelmişti.  Kaleye uzun yıllar önce bir defa babamla birlikte gelmiştim  ve detaylı gezememiş olmama rağmen büyülenmiştim.

Sakarya ve çevresi, imparatorluklar döneminde de geçiş yolu özelliğini taşımış, özellikle Doğu Roma’nın güvenliğini sağlamak, asayiş devamlılığı kurmak adına yatırım yaptığı başlıca bölgelerden biri olarak tarihteki yerini alıyor… Bölgemizde, Geyve, Ferizli, Söğütlü’de bulunan büyük, içinde donanımı yüksek kaleler günümüze kadar ulaşmış vaziyette. Tarihe karşı en dik kalanı İse, Söğütlü’deki Harmantepe Kalesi.

Bir Pazar günü, tarih merakı iyi havayla buluşunca kendimi Söğütlü yollarında buluverdim. Yaklaşık bin yıl önce Bizans’ın Doğu sınırlarını korumak için yapılan ileri karakol kalelerden biri olan yapının burçları ve birkaç gözetleme kulesi hariç birçok yeri hasar görmüş. Yine de diğer yapılara göre en sağlam kalanlardan. Burç altlarındaki su olukları, yine burçlardaki gözetleme alanları… Dönemine göre oymalar, altyapı ve işçilik görülmeye değer.

Kalenin doğu cephesinden bir girişi

Kalenin tam orta yerindeki Meydan alanında yapılar üst üste yıkılarak bir tepecik oluşturduğu düşünüyorum. Kazıp, araştırıp, keşfedilmeyi bekliyor.

Kale girişinin bir tanesi kuzey doğuya bakıyor ve 8-10 metre yüksekliğindeki duvarlar büyük hasar görmüş durumda.  5×5 yükseklikte, giriş bölgesine yakın en yüksek ve sağlam burçlardan birinin üzerine çıkıp nöbet tutan askeri anlamak istedim. Dikilip uzun uzun gözlemledim.

Kaledeki sağlam gözetleme burçlarından biri

Kale girişi ve kuzey doğudaki bugün göl olan bölgeyi gören bu burç gözetleme alanlarından bakınca bin yıl önce yaşanmışlıkların hayali bile tüylerimi ürpertti. Kale çevresinin kanallar yapılmadan önce sularla çevrili olduğu da açıkca belirgin.

Böylesine büyük bir tarihi esere sahip olmamıza rağmen yıllardır sıkıca bir girişim ile turizme kazandırmamamız ise bambaşka bir muabbbet konusu.  İnanıyorum ki kale gerekli onarım çalışmaları yapıldıktan sonra inanıyorum ki Kale, yakınındaki göl ile birlikte o alanı büyük bir turizm havzasına çevirebilecek güçte. Tabii biz bunu görür müyüz, muamma…

Tavsiyem, bir hafta sonu aileniz, arkadaşlarınız ya da yalnız gidip küçük Akgöl kenarında  piknik yapmak, sonrasında ise Kaleye doğru bir tarihi gezi düzenleyip keyifle günü tamamlamak…

İnstagram
Facebook
Strava

Önerilen makaleler

2 Yorum

  1. Bir Sakaryalı olarak böyle bir yerin varlığından haberdar olmamak benim suçum, o ayrı ama bunu bugüne kadar bana tanıtmak için en ufak bir çaba harcamayanlara ne demeli? 🙁

    1. Melike, bu kale için defalarca girişim yapılacağı medyaya yansıdı ama maalesef ciddi bir çalışma görülemedi. Halbuki turizm açısında muazzam bir yapıt… Düşün, biz bile bilmiyoruz…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir