Sülüklügöl – Davlumbaz Yaylası – Çubuk Gölü Bisiklet Turu

İLKLERİN YOLCULUĞU…

“Cefa olmadan, sefa olmaz” derler eskiler… Bir Pazar günü uykusundan feragat eden 15 kişi, binlerce metre yukarı tırmanmayı günler öncesinde kararlaştırmıştı.,

Önceden Doğançay Şelalesi’ne giden bu grup, yine Sakarya için bir ilki gerçekleştirmişti. 23 kişi kadar bir kalabalık Doğançay Şelalesi’ne ulaşmış ve harika zamanlar yaşamıştı. Bunun tadı damağımızda kalmış olacak ki bu defa sınırları ziyadesiyle zorladık. Öylesine zorladık ki, aramızdan birçok kişide olduğu gibi bu yolculuk Sakarya için de bir ilkti…

Adapazarı- Akyazı/Dokurcun | Rüzgarın Evlatları!

Bile bile ladesin karşılığı, bu Pazar süratle esecek rüzgarın olacağını bilmemize rağmen yola çıkmamızdır. Davlumbaz Yaylası’ndaki adam uçuran rüzgarını da yaşayıp “Rüzgardan yanmak” hallerini de yaşadık. Oralara geleceğim… Akyazı’ya kadar arka sağ çaprazımızdan esen deli rüzgar Kuzuluk girişinden sonra elbette bizi karşılayacaktı. Öncülerin belirli aralıklarla değiştiği sürüş ve birbirine yakın mesafe pedallama ile rüzgarın etkisini en aza indirmeye çalıştık. Dokurcun çıkışına kadar geldik. Artık sıra, asfalttan kurtulup doğaya dalmaktı.

.
.
.
.
.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Dokurcun- Sülüklügöl | Doğanın Büyüsü…


Bu yokuşun herkes için farklı anlamları vardır… Doğançay, Kartepe, Aslanbey yokuşlarını görmüş, aşmış bu bünyeler, Sülüklügöl’e ulaşmak için gidilen bu azılı yolda ciddi bir iradeye sahip olmaları gösterdiler… Yolu mıcır, kesik taş ve toprakla döşeli bu yolun sonuna ulaşmak ve gölün eşsiz güzelliğine şahit olmak inanın her şeye değerdi… Ayrıca Sülüklügöl gezimizde başka grup ve kişiler ile de karşılaştık. Bol bol fotoğrafımızı çektiler. Fotoğrafımızın çekilmesine alışığız ama beş kişi birden profesyonel makinelerle karşımıza geçip fotoğraf çektikçe pozlara girdik, şımardık vallahi.

Sülüklügöl- Davlumbaz Yaylası | Komando Yürüyüşü Ne yürüyüşü, sürünüşü! – Adam Uçuran Yayla Rüzgarları!
 

 

Gölden yaylaya ulaşmak için vaktiyle “ben burayı çıkarım yaee” diye yorumlarda olan konuşmaların hepsinin ancak hayal olacağını herkes anlamıştı. En az yüzde 10-15 eğim olan ve yumruk büyüklüğündeki taşların arasından, gölden yaylaya ulaşmak için iki kilometreden fazla bir orman yürüyüşü… Allah’ım alnımız yere değecekti! Elimizde bisikletler, ha gayret ha gayret derken iflahımız gerildi. İnsanın 50 kilometre bisikletle bayır çıkayım ama şuradan kurtulayım diye verdiği kavga… Off çok fenaydı!

Yaylaya gelince… Herkes o büyük göl manzaralı alanı hayal ede ede çıktığı iki kilometrelik zirve… Bin beş yüz kilometre yukarıda, bulutlardan bir bulut bisiklet grubu. Şaka gibi ama gerçek. Unutulmaz manzaraların eşsiz görünüşleri, aşağıda bir gölün yansıması. Bulutlardan dünyaya bakmak gibi…

Davlumbaz Yaylası –   Çubuk Gölü | Dikkat İniyoruz!

Yayladan iniş, çıkış kadar dikkat ve özen gerektiriyordu. Herkesin sürekli birbirini tembihlediği, dikkat etmesi için çukur, bozuk yol ve diğer konularda kolladığı anlardı. Çubuk Gölü’ne kadar sol tarafı uçurum olan yaklaşık beş metrelik mıcır kaplı yolda, hiçbir sorun yaşamadan inişimizi gerçekleştirdik. Elbette Çubuk Gölü’ne karşı da bir fotoğrafımızı çektik.

Çubuk Gölü – Göynük

 

Akşam saatleri yaklaşıyordu… ve yemek bile yememiştik. Her turunda enfes yerlerde lezzetler tadan grup, dağlarda aç susuz yoluna devam etmişti. Artık Göynük’e ulaşıp kurtlar gibi yemek yemeliydik. Durmaksızın pedala bastık. Birkaç küçük yokuş ve Göynük… Akşam olmuştu…

Taraklı- Adapazarı | Zifiri Yolculuk…

 

Göynük’te bir lokantada sıkı bir yemeğin ardından Taraklı’ya kadar durmaksızın yola devam edecektik. Karanlıktı. Yolda aydınlatma yoktu. Herkesin güçlü aydınlatmaları olsa da güvenli sürüş gece saatlerinde giderek düştüğü için her bireyin sorumluluğu vardı. Yaklaşık 30 km ortalama ile Taraklı’ya kadar sürüşe devam ettik. Taraklı sonrası ver elini Adapazarı…

Teşekkür

Rotayı önceden gitmiş olan iki üç arkadaşımız olsa da; bu etkinlik, katılım gösteren her birey için efsane niteliği taşıyor. Ayrıca herkes için büyük öneme sahip.

Bu sebeple bazı hususları belirtmekte fayda görüyorum:
Bu grup, bu insanlar, bu enerji kendisiyle birlikte çevreyi değiştiriyor. Dokunduğumuz yerlerde, konuştuğumuz insanlara kadar değişim devam ediyor. Bu enerjiden başka kişi, grup ya da yerler ziyadesiyle etkilerken, yaptıkları etkinlikler ile örnek olan ve izinden gidilen kişilerin oluşturduğu bir topluluk halindeyiz. Daha çok yolumuz var… Daha çok şeyi değiştireceğiz. Bu kadar emek için mütevazi görünmenin manası yok: gurur duyun– kıvanç duyun!

Öncelikle bu efsane etkinliği organize etmek büyük bir cesaret gerektiriyor. Nitekim telefon çekmeyen, araçla ulaşımı olmayan yerlerde riski göğüsleyerek etkinliği oluşturan sayın başkanımız İlhan Şengel’e, ayrıca rotayı önceden tamamlamış ve tecrübesiyle gruba yön veren, motive eden Serkan Baş’a, bu etkinliğe katılma cesaretini gösteren arkadaşlarımız da ayrı ayrı teşekkürü hak ediyor…

 

Mert Atalay- ’15

 

İnstagram
Facebook
Strava

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir